ŞİMDİ GÖZLERİNİZİ KAPATIN...

Gözünüzün önünde sallanan cep saatlerini unutun. Bilim insanları artık hipnoterapiyi zihinsel ve fiziksel acıyla savaşmak için güçlü bir araç olarak görüyor.

- DAVID ROBSON

Bu fikirlerin kökeni, 18. yüzyılın sonlarında Viyana ve Paris'te çalışan Alman asıllı Dr. Franz Mesmer'e kadar uzanıyor.

Mesmer, her canlı varlıkta bulunan bir manyetik sıvının bazen vücutta tikandığını ve bunun hastalıklara yol açtığını öne sürüyordu. Bu sıvının akışını elleriyle yönlendirebildiğini iddia ediyor ve böylece insanlan "bilinçsiz" görünen bir hâle sokarak ağrı, histeri ve delilik gibi sorunları tedavi ediyordu.

Mesmer'in gösteriyi andıran tedavileri hem popüler hem de tartışmalıydı. O kadar ki, Fransa Kralı XIV. Louis, bu uygulamayı araştırmak için özel bir komisyon kurdurdu. Komisyon, gözleri bağlanmış hastalarla yaptığı testlerde, ortamda bir hipnozcunun var olduğu düşüncesiyle bile sözde trans hâlinin ortaya çıkabildiğini bildirdi. Bu da hipnozun tamamen psikolojik bir olgu olduğunu güçlü bir şekilde ortaya koyuyordu ve Mesmer sahtekâr olarak damgalandı.

Hayvan manyetizması teorisi çürütülmüş olabilirdi ama şurası gerçekti ki tedaviden sonra birçok insanın semptomları gerçekten hafifliyordu. Bu da 19.

yüzyılın ortalarında İskoç hekim James Braid'e ilham verdi.

Deneyler yapan Braid, deneklerin tek bir fikreyadanesneyeodaklanarakkonsantre olması halinde, istediği ruh halinin telkin edilebileceğini keşfetti. Bu süreci tanimlamak için Yunanca "uyku" anlamına gelen "hipnos" kelimesinden türettiği "hipnoz" terimini icat etti. Katılımcılara sadece gözlerini yukarı kaldırıp belirli bir noktaya odaklanmalarını söylemek bile işe yarıyordu. Bazen bu etkiyi yaratmak için alınlarına mantar tipa asıyordu.

ARTAN KANITLAR

Braid'in çalışmaları hipnozun bilimsel olarak araştırılmasına ōnayak oldu. Bu çalışmalar özellikle son kırk yılda hem sayı hem de kalite açısından arttı.