DERİN ISI

JEOTERMAL ISITMA, EDEN PROJESİ'NDEKİ BİTKİLERİN BÜYÜMESİNE YARDIMCI OLUYOR. YENİ VE GELİŞMİŞ TEKNOLOJİLER, PROJEYİ HERKES İÇİN TEMİZ VE ÇEVRECİ BİR ENERJİ KAYNAĞINA DÖNÜŞTÜREBİLİR.

- JHENI OSMAN

Ingiltere'nin Cornwall kentindeki sakin bir vadide, balonlu naylondan yapılmış gibi görünen kocaman kubbeler var. Eden Projesi'nin en önemli bileşeni olan bu kubbelerde dünyanın dört bir yanından gelen bitkiler bulunuyor.

Eden Projesi'nin hemen yanında, yaklaşık olarak futbol sahası büyüklüğündeki asfalt bir arazide, 10 metre genişliğinde birkaç depolama konteyneri ve 3 metre yüksekliğinde kırmızı metal bir yapı var. Bu yapının hemen altında, yer kabuğunun 5,3 km derinliğine inen küçük bir delik yer alıyor. Sadece 25 cm çapındaki delikten iki boru geçiyor.

Biri soğuk suyu aşağı pompalayan daha geniş dış boru, diğeri ise dış borunun içinden geçen ve sıcak suyu yüzeye geri pompalayan "çekirdek" boru.

Bu boru, kubbelerinin içindeki bitkilerin ihtiyaç duyduğu tropikal sıcaklıkları korumak için Eden Projesi'ni ısıtmaya yarıyor.

Günümüzde, Dünya yüzeyinin derinliklerinde depolanmış doğal ısıyı kullanan bu gibi jeotermal enerji sistemleriyle evleri, ticari tesisleri ve Eden Projesi'ndeki gibi binaları ısıtıyoruz. Ayrıca elektrik üretiyoruz.

Jeotermal enerjiyle iki şekilde elektrik üretilebilir: ilki yer altı kuyularından sıcak su ve/veya buharı yüzeye pompalayıp bir türbini çalıştırarak; ikincisi de "hidrofraktürleme" yöntemiyle. Bu yöntemde yerin derinliklerindeki sıcak kayalara soğuk su pompalanıyor ve ardından su yüzeye geri döndürülerek bir türbini çalıştırması sağlanıyor. Eden Geothermal CEO'su Augusta Grand, "Ne kadar derine inerseniz sıcaklık o kadar artar" diyor. "Dünya'nın merkezi Güneş'in yüzeyi kadar sıcak.