Mimari açıdan kıymetli, lezzet dolu binalar

Bazen bazı restoranları çok iyi biliyor ancak içinde bulundukları binaya pek bakmıyoruz. Kimi zaman da kıymetli gördüğümüz bazı binaların içinde bir lokanta olduğunu fark etmiyoruz. Bu sayıda herumutortakarar.com'da yer almış özel yapılara 'aç gözle' bakalım istedik.

- NİLAY ÖRNEK

YOĞURTÇU İŞ MERKEZİ Hacı Abdullah Lokantası

Kimi zaman yemek yenen yer o kadar 'baskın karakterli' oluyor ki, ondan başkası görülmüyor. En eski adını bulamadığım Yoğurtçu İş Merkezi için de durum böyle, çünkü giriş katı ünlü Hacı Abdullah Lokantası'na ev sahipliği yapıyor.

Dar bir sokak... Karşı komşu değilsen binayı 'güzel açıdan' görmek zor.

Hacı Abdullah Lokantası pek çok İstanbullunun gittiği, benim de zamanında, çok yemek yediğim bir yer. O turşu kavanozlarıyla bezeli vitrini, yolu Beyoğlu'ndan geçmiş kim bilmez?

Restoranın hatıra defterinde Orhan Pamuk'tan Garry Kasparov'a, Cat Stevens'dan (Yusuf İslam) Bülent Arınç'a, Ali Kırca'dan Duygu Asena'ya pek çok kişinin notu var.

Hacı Abdullah'ın hikâyesi uzun. Lokantanın işletme ruhsatı ilk 'Abdullah Efendi' (Osman Ulagay'ın iddiası ise ilk konulan Victoria ismi, sonradan ünlü aşçısına hürmeten değişiyor) adıyla bizzat Sultan II. Abdülhamit tarafından verilmiş. Zamanında, ülkeleri adına İstanbul'u ziyaret eden resmi ve özel heyetler, Abdullah Efendi'de ağırlanırmış. 1888 yılında başlayan serüveni 'ustadan çırağa' bugünlere gelmiş. Bu anlatımdan da anlayacağınız üzere, geleneksel bir mutfak ağırlıkta. Güzel zeytinyağlılar, et yemekleri aklımda kalan.

Özen Film'in de uzun yıllar burada olduğunu gördüm. Özen Film'in yeri de eskiden İstanbul'un yaşayan en eski stüdyo ve set fotoğrafçılarından Osep Minasoğlu'nun stüdyosu Stüdyo Osep imiş! Hem Özen Film, hem Osep Bey, hem Hacı Abdullah Lokantası... Mütevazı bir bina ama İstanbul'un nice şöhretini ağırlamış.

KÜÇÜK CEDİD HAN Karaköy Gümrük

Karaköy Gümrük Restoran... Şaka maka 11 yılını doldurmuş; açılışı 2014. (Türkiye'deki restoran yaşlarına köpek yaşı gibi bakmalıyız bence; her 10 yaşı, insan ömrüne benzerlikle anlatmak için üç ya da dört ile çarpmalıyız. Nasıl fikir?