2026'ya ve değişime hazır mıyız?

2025 Monaco Yacht Show'la birlikte onuncu yılımızı geride bırakırken, fuara bakışımızın yıllar içinde nasıl değiştiğini daha net fark ettik. İlk yıllarda Monako, daha çok hayranlıkla izlenen, uzaktan ölçülen bir sahne gibiydi; bugün ise neyin gerçekten değerli, neyin sadece gürültü olduğunu ayırt edebildiğimiz bir referans noktası.

- YAZI: CANA GÖKHAN, FATİH SÜREKLİ (RED YACHT DESIGN) FOTOĞRAFLAR: MONACO YACHT SHOW-IMAGIN AGENCY

On yıl boyunca aynı iskeleleri, aynı rıhtımları, aynı fakat her yıl biraz daha değişen yüzleri izlemek; bize sektörün ne kadar hızlı ama aynı zamanda ne kadar tekrar eden bir döngü içinde olduğunu öğretti.

Monako’da geçirdiğimiz on yıl, sadece tasarım eğilimlerini değil, tersanelerin zihniyetlerini, karar alma biçimlerini ve olgunluk seviyelerini okumayı da öğretti. Bugün bir yata baktığımızda artık ‘ne kadar büyük’ olduğuna değil; ne kadar dengeli, ne kadar yaşanabilir ve ne kadar dürüst olduğuna odaklanıyoruz.

Yatçılık sektöründe ilerlemeyi uzun yıllar boyunca metreler, gros tonajlar ve teknik tablolar üzerinden okuduk. Bugün, 2026’da bu bakış açısının yetersiz kaldığını çok net görüyoruz. Bizim için artık gerçek ilerleme; tersanelerin nasıl düşündüğü, nasıl organize olduğu ve geleceğe ne kadar hazır olduklarıyla ilgili. Bir yatın boyu büyüyebilir, teknik verileri etkileyici olabilir ancak arkasında sağlam bir tasarım ve mühendislik kültürü, disiplinli bir üretim anlayışı ve sürdürülebilir bir vizyon yoksa o proje uzun vadede anlamını yitiriyor.

2026 yılına girdiğimiz bu günlerde sürdürülebilirlik başlığı artık kaçınılmaz bir merkez noktası haline geldi. Ancak burada çok önemli bir ayrım var. Sürdürülebilirlik artık bir söylem değil, tersanelerin teknik yeterliliğini ortaya koyan ölçülebilir bir kıstas. Bugün bir tersane yeşil olduğunu iddia ediyorsa, bunun arkasını rakamlarla, performans verileriyle ve gerçek kullanım senaryolarıyla doldurmak zorunda.