Kârda Pansuman Yılı...

Bankacılık sektörü bu yıl istediği büyümeyi yakalayamadı. 2026 içinse beklentiler pozitif. Şimdilerde enflasyon ve faizlerdeki kademeli inişin süreceği, bunun da bankacılık sektörünün kârını artıracağı hesapları yapılıyor.

- Yazı: Esin Çetinel

Son ayında olduğumuz 2025 için yılın başında bankacılıkta umutlar yüksekti, özellikle ikinci yarıyla birlikte her göstergede büyümenin yüksek ivme kazanacağı beklentisi hakimdi. İlk dokuz ay bilançoları bu yüksek beklentileri karşılayamadı. Sektördeki büyümeyi gösteren en önemli kalemler kredi ve mevduat tarafında istenen seviyelere gelinemedi. Kârlardaki artış ise birçok banka için hedeflerinin altında gerçekleşti.

Tıpkı 2024 yılındaki gibi yüksek enflasyon, sıkı para politikasına bağlı yükselen faiz oranları, sektörün büyümesini domine eden kredi ve mevduatlara getirilen sınırlamaların devam etmesi bankacılık sektörünün yılın başında konan hedeflerin çok altında büyümesine neden oldu. Kârlılık tarafında ise tablo daha iyi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre sektör 2025’in dokuzuncu ayında 669 milyar TL net kâr açıkladı.

KÖTÜNÜN İYİSİ

Bankaların konsolide olmayan finansal tablolarına bakılınca da yılın dokuz ayını kapsayan ocak - eylül döneminde aktif büyüklük sıralamasına göre ilk 10 bankanın toplam net kârı önceki yıla kıyasla yüzde 57 artışla 484,5 milyar TL’ye ulaştı.

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten’e göre 2025, bankacılık sektörü için kârlılık açısından zorlayıcıydı. “Bankalar arasında yüksek faiz ve TL mevduat hedeflerini tutturmak için artan rekabet sektörün fonlama maliyelerini yükseltti. Bu durum net faiz marjlarını ve sermaye getirilerini dolayısıyla kârlarını önemli ölçüde baskıladı.”

Bankaların ana fon kaynağı olan mevduatlar 2024 sonuna göre yüzde 31,5 artışla 24,8 trilyon liraya çıktı. Sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler ise yıl başına göre yüzde 32,3 artışla 21,2 trilyon liraya yükseldi. Menkul değerler toplamı da benzer bir sonuçla yüzde 30 ivmeyle 6,8 trilyon liraya ulaştı. Bu dönemde kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 2,29, sermaye yeterliliği oranı yüzde 18,55 olarak kayıtlara geçti.