Burdur'da DURMA ZAMANI

Türkiye'nin en hareketli turizm bölgeleri Antalya ve Muğla'nın yanı başında, doğal güzellikleri ve antik kentleriyle görenleri kendisine hayran bırakan Burdur, artık keşfedilmeyi bekliyor.

- YASEMİN SAVCI

Türkiye'nin turizm başkentleri Antalya ve Muğla'nın komşusu olmasına rağmen Burdur'a ilk kez gittim ve bugüne kadar yolumun düşmemiş olmasına çok şaşırdım ve bundan biraz da utandım açıkçası. Şimdiye kadar yolu düşmeyenler, tarihi ve doğal güzelliklerinden haberdar olmayanlar, fırsat bulamayanlar derken bugüne kadar turizm pastasından yeterince pay alamayan bu güzel şehir, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin (TÜRSAB) turizmi ülke geneline ve 12 aya yayma hedefiyle başlattığı projenin de ilk durağı oldu.

Burdur'un meşhur Salda Gölü'nü tüm ihtişamıyla tepeden görmeyi sağlayan sıcak hava balon gezisi ve antik kentlere yaptığımız gezilerle tanıma fırsatı bulduğum Burdur'un, kültürel varlıklarına, gastronomisine ve yörük kültürüne rağmen nasıl olup da bugüne kadar turizmden bu denli uzak kaldığını merak etmedim değil.

Burdur, tarım ve hayvancılığın yoğun olmasından dolayı Aydın gibi kendi kendine yeten bir şehir olduğu için şimdiye kadar başka illere, özellikle büyük şehirlere çok az göç vermiş. Diğer iller gibi kendini yeterince tanıtamamış Burdur. Ancak bu bir kayıp gibi görülse de Türkiye'nin Maldivleri olarak anılan Salda Gölü'nün bir anda meşhur olmasının ardından ne hale geldiğini hatırlayınca şehrin bu kadar zaman kendini koruyabilmesinin sırrının da burada olduğunu anlıyoruz.

Burdur'un turizmden çok pay alamamasının en önemli sebeplerinden biri de yeterli tesisin bulunmaması. Burdur'daki otellerin yatak kapasitesi 3060! Şehirdeki hapishanelerde yatak kapasitesinin 3800, askeriyede yatak kapasitesinin 8000 olduğunu öğrenince durum zihnimde daha da netleşiyor. Her köşe başında bir tesis, aşırı ve kontrolsüz turizm sebebiyle zarar gören doğa mı? Yoksa turizm mi? İşte turizm paradoksu denen şey tam da bu olsa gerek...